Bir sonraki sezon, geçen sene takımı şampiyon yapan Ljubisa Tumbakovic'i AEK'ya gönderen Partizan, Tumba'nın yerine takımın başına Rıdvan Dilmen'in futbol hayatını bitiren namıdeğer '' Kasap Jesic'' Miodrag Jesic'i getirecekti. Jesic'le daha ofansif bir görüntü çizen Partizan 110 gol atıp 30 tane gol yemesine karşın, 2009-2010 sezonundaki Ajax benzeri bir durumla, Kızılyıldız'ın arkasında 2.olarak ligi tamamlamıştı. Bu sezon kendisini daha iyi bir taktiksel dizilişin içinde bulan Kezman, tüm resmi maçlarda(41) 35 gol atarak hem gol kralı oldu ,hem de avrupa klüplerine göz kırptı. Attığı müthiş gollerle gönüllerde taht kurdu. O sezondan sonra Yugoslavya milli takımıyla Euro 2000 için Hollanda&Belçika'nın yolunu tuttu. Çeyrek finalde Hollanda'ya farklı yenilip elenen takımda çoğunlukla yedek kalan futbolcu, turnuvadan dönüşünde 8m Euroya PSV Eindhoven'ına transfer oldu. 2 sene Eric Gerets iki senede Guus Hiddink'le çalışan futbolcu, özellikle son iki Hiddink sezonunda harika işler çıkardı. Arjen Robben, Van Bommel, Andre Ooijer, Rommedhall gibi oyuncularla birlikte çok başarılı maçlar çıkardı. O sırada Sırbistan&Karadağ Milli Takımınada çağırılan oyuncu gollerine milli forma ile de devam ediyordu.
Ha bu arada bizim ''Kasap Jesic'' o sezonun ardından gönderildi. Yerine tekrar Ljubisa Tumbakovic getirildi. Partizan o sezon şampiyon oldu.
Hollanda'da geçirdiği 4 sezonda 3 kere gol krallığı yaşayan ''Batman'' PSV'ye transfer olduğu ücretin yarısına yakın bir parayla Jose Mourinho'nun ilk transfer icraatlarından oldu. Burada klişe tabirle isteneni veremeyen Sırp golcü 41 resmi maçta 7 gol atarak Atletico Madrid'in yolunu tuttu. Ordada vasat bir görüntü çizen Kezman, 10m Euroya yakın bir ücretle Fenerbahçe'ye transfer oldu. Kimi zaman eleştirilip, kimi zaman oyunda silinip giden görüntüsüyle, kimi zamanda Guiza ve Nobre tarzında goller kaçırıp taraftarın saçını başını yoldursada hırsıyla taraftarın sempatisini kazanmıştı. Fenerbahçe'de, önceki iki sezonuna göre daha iyi bir görüntü çizen Kezman 69 resmi maçta 30 gole imza attı. Fakat Aragones'in gelişiyle gözden çıkarılan Kezman transfer olduğu ücretin yarısına Paris St Germain'e transfer oldu.
Fransa'da adeta çöken Kezman, Zenit'e kiralandı. Zenit'te sadece 5 maça ilk 11 başlayan Mateja, yarım sezondan sonra Paris'e tekrar döndü, döndükten sonra çok az sayıda maça çıkan Kezman'ın sözleşmesi 03 kasim 2010'da PSG yönetimi tarafından feshedildi.
''Batman'' şuan kulüpsüz, kimbilir belki yarın öbürgün ülkesine Partizan'a tekrar dönücek, ya da belki Hollanda, Breda ya da Vitesse. Bu çok önemli değil ilginç olan Kezman'ın hayatının iniş çıkışlarının Yugoslavya tarihiyle benzerlik göstermesi. 1918'de kurulan Yugoslavya Krallığı etrafındaki ülkelerin koruyucusu ve sözcüsü oldu. Sonraki yıllarda aynı istikrarı sağlayamayan krallık çöktü. 1943 yılında, yazının başında bahsettiğimiz Mareşal Josip Broz Tito ülkenin kontrolünü ele geçirdi. 1945'te Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti kuruldu. 1946'da devlet başkanı olan Tito, hep iyi ilişkiler kurarak ülkesi için büyük bir lider oldu, Tito öldükten sonra 12 yıllık bir bocalama sonunda Sosyalist Federal Cumhuriyet yıkıldı. Yerine Yugoslavya Federal Cumhuriyeti kuruldu. 9 yıl süren bu yönetimden sonra Yugoslavya dağıldı. Sırbistan&Karadağ kuruldu. 2006'da Karadağ'da yapılan referandumla Karadağ resmen ayrılıp bağımsızlığını ilan etti.
Mateja Kezman, bağımsızlıktan sonra Sırbistan Milli Takımının formasını hiç giyemedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder